1960'lı yılların Amerika'sı siyah-beyaz ayrımının zirve yaptığı zamanlardı.
Sanki iki farklı türlermiş gibi hayatın her alanında insanlık onurunu ayaklar altına alırcasına eşitsizlikler vardı.
Aynı tuvaleti bile kullanmaları yasak olan bu insanlar için ayrı okullarda ayrı eğitimler veriliyordu.
Dönemin ABD yöneticileri bu farklılığa rağmen eğitimde fırsat eşitliğini sağladıklarına inanıyorlardı.
Ama siyah ve beyaz öğrenciler arasında neden başarı farkı olduğunu bir türlü açıklayamıyorlardı.
Bunu anlayabilmek için de James Coleman ve ekibinden bir araştırma yapmaları istediler.
ABD eğitim tarihinin en kapsamlı ve önemli araştırması olan meşhur "Coleman Raporu" bu şekilde hazırlandı.
James Coleman sosyoloji alanında günümüzde bile sonuçları halen kullanılan çalışmalar gerçekleştirmiş bir akademisyen.
Çalışmasında 650 bin öğrenci ve 60 bin öğretmen ile anketler gerçekleştirdi ve çok büyük bir veri topladı.
Farklı bölgelerden, ırklardan ve sosyoekonomik sınıflardan gelen öğrencilerin eğitim performanslarını karşılaştırmak istiyordu.
Beklenti belliydi.
Öğrencilerin başarısını belirleyecek faktörler okulun fiziksel yapısı, kaynakları, öğretmen kalitesi olmalıydı.
Ancak Coleman Raporu çok çarpıcı bir gerçeği gözler önüne serdi.
Öğrencinin başarısını en çok etkileyen şeyler, ailesinin sosyoekonomik durumu, ev ortamı ve çevresiydi.
Yani çocuğun evinde kitap olup olmaması, anne-babanın eğitim düzeyi, çocuğun ailesi ile kurduğu iletişim ve akranlarının durumu başarıyı çok daha fazla etkiliyordu.
Öğrencinin sınıfındaki diğer öğrencilerin sosyoekonomik durumu önemli bir etkendi.
Çalışkan ve iyi durumda olan öğrencilerle birlikte olmak, diğer öğrencileri de yukarı çekebiliyordu.
Rapor ve sonuçları o dönem sadece eğitimcileri değil, tüm toplumu derinden sarstı.
Çünkü eğitimde eşitliği sağlamak için sadece okulları düzeltmek yeterli olmayacaktı.
Ailelerin ve sosyal çevrenin de iyileştirilmesi ve dönüşmesi gerekecekti.
Bu yüzden her öğrenciye aynı fırsatları sunsanız bile aynı başarı elde edilemiyordu.
Doğru meslek seçiminde de aynı eğitim başarısında olduğu gibi sadece bireysel ilgi ve yetenekler yeterli gelmiyor.
Aile yapısı, ekonomik imkanlar, çevresel koşullar ve sosyal etkileşimler de doğru karar vermede etkili oluyor.
Gençlerin içinde yaşadığı çevrenin sunduğu fırsatlara ve engellere de bakmaları ve ona göre bir karar vermeleri gerekiyor.
Çocuklarımız, potansiyellerini gerçekleştirecek yol ve modelleri çevresinde hiç görmemiş, daha önce denk gelmemiş olabilirler.
Hayatlarını değiştirecek rol modellerden yoksun büyümüş, bazı hayallerin mümkün olabileceğini hiç duymamış veya düşünememiş olabilirler.
İlgi duyabilecekleri ya da başarılı olabilecekleri alanlarla hiç tanışmamış da olabilir.
Doğal olarak da, kendi içlerindeki potansiyelin hangi yöne evrilebileceğini hiçbir zaman bilemeyecek ve görmedikleri hayalleri kuramayacaklar.
Bu yüzden bilinçli bir rehberlik ile sosyoekonomik sınırların ötesini de düşünmelerini sağlamalıyız.
Öğrencinin hayallerini, sadece içinde büyüdüğü evin duvarlarıyla ve bulunduğu çevreyle sınırlamamalıyız.
Onlara daha fazlasını hayal edebilecekleri pencereler açmalıyız.
Bugün meslek seçiminde olan gençlere ve ailelerine düşen görev, yalnızca iyi okullara girmek ya da popüler meslekleri seçmek olmamalı.
Bir çocuğun geleceği, sadece içindeki potansiyele değil, çevresindeki insanların o potansiyele ne kadar inandığına da bağlı.
Kendi gerçekliğini aşabilecek gücü fark edemeyen gençlerin geleceği sağlıklı şekillenemiyor.
Bunu yapabileceğine inanmayan çocuklarımız başkalarının çizdiği sınırlar içinde yaşamaya mecbur kalıyor.
23 Temmuz 2025 Çarşamba
Eğitimde Fırsat Eşitliği Çözüm mü?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayınlar
Şans Sadece Hazır Olanların Kapısını Çalar
"Kendine güvendiğin zaman nasıl yaşayacağını göreceksin." ...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder